YAZILARIM

HİZMET İTHALATINDA KDV VE STOPAJ UYGULAMASI

 

Hizmet ithalatında KDV ve Stopaj uygulaması

Bursa Gerçek Gazetesi: 01 Şubat 2012

Yurt dışından gelen hizmet faturalarında KDV ve Stopaj olup olmayacağı veya hangi hallerde olup hangi hallerde olmayacağı konusu hep tartışmalı olmuştur.

           Mal ithalatı esnasında gümrükleme işleminin varlığından dolayı ithalat esnasında vergisel yükümlülükler yerine getirilmekte ve uygulama anlamında belirgin tereddütler yaşanmamaktadır. Ancak yapılan iş hizmet ithalatı ise vergi uygulamalarında tereddütler oluşmaktadır.

1- Hizmet İthalatında KDV Sorumluluğu

Alınan hizmet bedelinden Türkiye’de yararlanılır ise ve alınan bu hizmet, KDV’nin konusuna giriyorsa veya KDV’den istisna edilmemişse hizmeti alan konumundaki gerçek veya tüzel kişinin vergi sorumluluğu söz konusu olmaktadır.

Yurt dışındaki yerleşik gerçek ve tüzel kişilerden alınan ve yurt dışında yararlanılan hizmetler KDV’nin konusuna girmemektedir.

Örnek:1 Yurt dışında yerleşik gerçek veya tüzel kişilere ihraç mamullerinin pazarlanması amacı ile verilen komisyonlar, ihracat gelirlerinin arttırılması için verilen reklam bedelleri KDV’nin konusuna girmemektedir. Çünkü hizmet hem yurt dışında yapılıyor hem de hizmetten yurt dışında yararlanılıyor.

Örnek:2 Türkiye’de inşa edilecek bir binanın projesinin Almanya’da mukim X şirketi tarafından 50.000.-Euro’ya yapıldığını varsayalım. Proje çizim işi yurt dışında yapılmakla beraber proje hizmetinden Türkiye’de yararlanılacağı için söz konusu bu işlem KDV’nin konusuna girmektedir.

Örneğimizde 50.000.-Euro üzerinden %18 KDV hesaplanıp sorumlu sıfatı ile 2 no’lu KDV beyannamesi ile beyan edilip ödenmesi gerekir. Ödenen bu KDV 1 no’lu beyannamede indirim konusu yapılır. Yani satıcıya ödemediğimiz KDV’yi önce devlete öderiz, sonra da indirim konusu yaparız.

Hizmet ithaline konu işlem için stopaj varsa, öncelikle ödenen net tutar brüte çevrilir ve bu tutar üzerinden KDV hesaplanır.

2- Hizmet İthalinde Stopaj Sorumluluğu

Yurt dışında yerleşik kişi ve kuruluşların Türkiye’deki müşterilerine hizmet sunmak suretiyle kazandıkları paralar, hizmetin türüne göre, Türkiye’de gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulabilmektedir.

Bu vergileme genellikle stopaj yoluyla olmaktadır.

Buna göre;

Yurt dışında yerleşik kişi veya kuruluşlara yapılan,

- Her nevi komisyon ödemeleri, yurt dışında yapılan ilan veya reklam bedeli ödemeleri, tamir veya bakım ücreti ödemeleri, yurt dışında gerçekleşen taşıma bedeli ödemeleri, sigorta primi ödemeleri, yurt dışında yaptırılan fason iş bedeli ödemeleri, gözetim ücreti ödemeleri, yurt dışı seyahatlerde ortaya çıkan ödemeler (otel, lokanta, ulaşım, haberleşme vs.), fuar katılım ücreti ödemeleri, uydu kirası ödemeleri ile sair benzeri ödemeler, “ticarî” nitelikli olduklarından stopaj kapsamına girmemektedir.


Buna mukabil yurtdışında yerleşik kişi veya kuruluşlara yapılan;

- Elemanların ücretleri (yabancı bir kuruluşun elemanının Türkiye’deki bir firmanın personeli veya yöneticisi olarak çalışması nedeniyle söz konusu yabancı kuruluşa yapılan ödeme “ücret” niteliğindedir ve Kurumlar Vergisi kanununun 30. maddesi uyarınca stopaja tabidir.)

- Mühendislik, montaj, danışmanlık, eğitim hizmeti, özel yazılım yaptırılması, tercüme yaptırılması gibi serbest meslek hizmeti niteliğindeki hizmet bedelleri,

- Kiralama hizmeti karşılığında yapılan ödemeler. (Finansal kira veya normal kira),

- Borç verme, mevduat ve benzeri fonlamalar karşılığında ödenen faizler,

- Telif, imtiyaz,ticaret unvanı, marka, know-how ve benzeri gayrimaddi haklar için ödenen bedeller veya kiralar, stopaj yolu ile vergilendirmeye konu olmaktadır.

Yurt dışından alınan stopaja tabi hizmet ithali bedeli tespit edilirken, yukarıdaki hususların göz önünde tutulmasında ve buna göre ücretin net mi brüt mü olacağının sözleşme aşamasında belirlenmesinde yarar vardır.

3. Vergi Anlaşmalarının Stopajı Önleyici veya Stopaj Oranını Düşürücü Olabilme Özelliği

Hizmeti verenin yerleşik bulunduğu ülke ile Türkiye arasında yapılmış ve yürürlüğe girmiş bir vergi anlaşması var ise, bu anlaşma hükümleri uyarınca; söz konusu stopajın hiç etkilenmemesi, stopaj oranının düşmesi veya stopajın tamamen ortadan kalkması durumları söz konusu olabilir.

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında “serbest meslek” kazancının tespiti önemlidir.183 günden daha az bir süre ile Türkiye’de bulunularak veya hiç bulunmadan ifa edilen serbest meslek faaliyeti ile ilgili kazançlarda stopaj söz konusu olmamaktadır. 183 günlük hesabın tespitinde, yurt dışındaki firma adına Türkiye’de çalışanların sayıları ile çalıştıkları gün sayısının çarpımı dikkate alınır.

Örnek 3: Türkiye'de ki CEBECİ A.Ş. Fransa'dan ithal ettiği makinenin kullanılmasına ilişkin ilgili firmadan eğitim hizmeti talep etmiştir. Fransa'dan gelen 7 kişilik ekip 15 gün süreyle Türkiye'de eğitim vermişlerdir. Bu hizmet karşılığında Fransa'da ki firma 50.000 Euro tutarında fatura kesmiştir. Konuyu KDV ve stopaj açısından değerlendirdiğimizde;

- Hizmet yurt içinde verildiğinden sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanması gerekmektedir. Ancak Türkiye ile Fransa arasında bulunan ÇVÖA gereği 183 günü geçmeyen serbest meslek faaliyetleri üzerinden stopaj hesaplanmayacaktır (7 x 15 = 105 , 105<183).

- Eğer bu hizmet, Türkiye ile ÇVÖA bulunmayan veya anlaşmada 183 gün şartı yer almayan bir ülkeden alınsaydı stopaj sorumluluğu da doğacaktı.

 

Değerlendirme

- Yukarıda izah etmeye çalıştığım gibi, hizmetten yurtdışında yararlanıldığında KDV sorumluluğu olmadığı hususu gayet açık. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında KDV konusu zaten yok.

- Stopajın hangi durumlarda yapılacağı konusu ise bir hayli karışık. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının iyi irdelenmesi gerekir. Yurt dışında yerleşik kişi veya kurumların Türkiye’den elde ettikleri kazancın hangi kazanç türüne gireceğinin tespit edilmesi hususu da önemlidir.

Örneğin 3 numaralı örnekte, yapılan iş için ödenen 50.000.-Euro elde eden açısından bir ücret geliri mi? Veya ticari kazanç mı? Yoksa serbest meslek kazancı mı?

Son cümlede söylediğim husus uygulamada tereddütlere neden olmaktadır. Çünkü üç kazanç unsurunun vergilendirilmesi farklıdır.

Uygulamada tereddüde düşüldüğünde, mukteza istenmesi isabetli olur kanaatindeyim.